TRINIDAD: Zamanın Durduğu Şehir
Küba’ya gelen turistlerin en genel tespiti bu deneyimin bir zaman yolculuğu hissiyatı verdiğidir. Eğer kriter buysa, kesinlikle Küba’nın en ilgi çekici noktası kolonyal bir “film seti” görünümündeki Trinidad olmalı.
Önemli oranda araç trafiğine kapalı olan Trinidad’ın şehir merkezinde 18. yüzyıldan 19. yüzyıl ortalarına kadarki dönemden kalma yapılar bulunmaktadır. Arnavut kaldırımı sokaklar birçok meydanla birbirlerine bağlanırlar. Bu meydanlardan biri olan Plaza Mayor hiç şüphesiz şehrin kalbinin attığı yerdir. Trinidad’da bütün yolların oraya çıktığı söylenir. Trinidad evleri genelde kiremit çatılı ve tek katlıdır. Geniş avlular, kocaman kapılar ve pencereler bu evlerin tipik özellikleridir. Trinidad sokaklarının rengarenk görüntüsünü rahat insanlar, at arabaları, bisikletler, sokak hayvanları vb. tamamlar. Tabii sokağa yayılan davetkar yemek kokularını ve geleneksel Küba müziği ezgilerini de unutmamak lazım!
Peki nasıl oldu da Trinidad Amerika kıtasının en iyi korunan kolonyal şehirlerinden biri haline geldi? Hikayemiz şeker üretimiyle bağlantılı.
Trinidad, bugün Sancti Spíritus eyaletine bağlı olsa da, Küba’da kurulan üçüncü şehirdir. 1514’te adanın ilk İspanyol yöneticisi Diego Velázquez tarafından Villa de la Santísima Trinidad ismiyle kurulmuştur. 16. yüzyılın önemli bir bölümünde Siboney aborjinleri İspanyollar ile aynı bölgede yaşamlarına devam ederler. Bölgede şeker üretimi 17. yüzyılda başlar. 1700 ile 1750 arasındaki dönemde beş on kölenin çalıştığı şeker üretilen ufak çiftliklerin sayısı yirmiyi ancak biraz aşmaktadır. 1778’de Casilda Limanı’nın açılması durumu önemli oranda değiştirir. 1792’de de köle ticareti serbestleşecektir. Limanın açılmasını takip eden on yedi yılda şehrin nüfusu iki katından fazla artar. Trinidad artık ekonomik anlamda Küba’nın en önemli şehirlerinden biri olmuştur. Lakin şehir asıl ekonomik gelişimini 1820’den itibaren yaşayacaktır. Iznaga, Borrell ve Brunet ailelerinin bölgeye gelişi bu süreci oldukça hızlandırır. Şeker Fabrikaları Vadisi (Valle de los Ingenios) ülkedeki şeker üretimi ve köle ticareti açısından merkezi bir konum edinmiştir. Fakat bu pek uzun sürmez. Şehrin şeker üretimine bu denli bağımlı olması ekonomisini kırılgan hale getirmiştir. Trinidadlı üreticilerin temel hatası sanayileşmeyi değil köleciliğe devam etmeyi seçmeleri olur. Şeker pancarından üretim yapan Avrupalı üreticilerle eşitsiz koşullarda rekabet etmeye çalışırlar. 1857’de dünya ekonomisinde görülen kriz durumlarını ağırlaştırsa da esas darbeyi savaş vurur. 1868’de İspanya’ya karşı başlatılan bağımsızlık savaşı sırasında bölgedeki şeker fabrikalarının yaklaşık üçte ikisi yok olacaktır. 1880’de krizi aşma yönünde bazı çabalar gündeme gelse de, 1884’ten sonra şeker fiyatının dünya pazarındaki trajik düşüşü bu şekilde sonuç almayı imkansız kılar. 1895’te İspanya’ya karşı bağımsızlık savaşının tekrar başlaması ise, adeta şehirde zamanı durduran nihai darbe niteliğindedir. O tarihten itibaren şehir çok az değişim gösterecektir.
Enteresan belki ama Trinidad’ın günümüzdeki turistik popülaritesini kazanmasını sağlayan şey işte bu ticari başarısızlık olmuştur. Ancak eklemek de zorunlu: Trinidad’ın turizm bölgesi onun tarihi şehir merkezinden ibaret değildir. Trinidad, dağ ile deniz arasında yer alır. Sırtını Topes de Collantes Ulusal Parkı’na ev sahipliği yapan Escambray Dağları’na vermiştir. Önündeyse adanın güney kıyısındaki en güzel plajların bulunduğu Ancón Yarımadası uzanır.
Yeşil Timsah Blog’un Küba gezi rehberini okumak için tıklayınız.
Yeşil Timsah Blog’un tarih konulu yazılarını görmek için tıklayınız.
Yeşil Timsah Blog’un bir önceki yazısı olan Küba’da Futbolun Yükselişi’ni okumak için tıklayınız.
Küba’daki ilk ve tek Türkçe kiralık ev servisi: yesiltimsahkuba.com
Facebook: facebook.com/yesiltimsahkuba
Instagram: instagram.com/yesiltimsahkuba
- 0 Yorum