Küba’da Futbolun Yükselişi
Dünya Kupası heyecanı dünyanın diğer ülkelerini olduğu gibi Küba’yı da sarmış durumda. Kimilerine şaşırtıcı görünebilir, ancak futbol Küba’da da son derece popüler. Bu durumu konu edinen Şubat 2015 tarihli bu yazı Türkiye’deki bir Küba dergi projesi için kaleme alınmıştı, fakat bu projenin akamete uğraması sebebiyle herhangi bir mecrada yayımlanmadı. Dört yılda bir yaşanan bu “meşin yuvarlak çılgınlığı”nı fırsat bilerek yazıyı orijinal haliyle gün yüzüne çıkarıyoruz! (;
* * *
Şehrin dış mahallelerinden birinden geçerken yaşını başına almış iki ev kadınının atışmasına kulak misafiri oluyorum:
– Messi’nin sağ ayağıyla attığı son golü gördün mü? Ronaldo, Messi’nin sağ ayağı etmez!
– Hadi canım sen de, kim aldı Altın Top’u?
– Kızım ondan Messi’de bir çuval var!
Uzayıp gidiyor tartışma. Kuşkusuz şaşırtıcı olan tartışmanın içeriği değil, tarafları. Erkek çocukları ve gençler söz konusu olduğunda, bu konu Küba’da fazlasıyla popüler.
Normalde Kübalı çocuklar sokakta spor yapmak istediklerinde tedarik etmeleri gereken şeyler, hiç değilse, basit bir sopa ve küçük bir plastik ilaç şişesiydi. Bu durum ortadan kalkmış değil şüphesiz, ama artık sokakta futbol oynayan çocuk sayısının beysbol oynayanlarınkinden az olmadığı aşikar.
Televizyondaki spor yayınlarında da aynı durum geçerli. Küba’da Avrupa’nın belli başlı futbol liglerini düzenli olarak takip etmek mümkün. Spor kanalı Tele Rebelde neredeyse her gün en az bir futbol maçı yayınlıyor.
Bu da doğal olarak şu soruyu gündeme getirmiş durumda: Küba’da beysbol mu, yoksa futbol mu daha popüler? Cevap henüz net değil, ancak sırf sorunun kendisi bile futbolun popülaritesinin son yıllarda nasıl bir yükseliş içerisinde olduğunu gösteriyor olsa gerek.
Bu yükseliş Küba’da 2007’de gündeme gelen ve 2011’deki parti kongresiyle uygulamasına geçilen yeniden yapılanma ve dünyayla bütünleşme sürecinin bir sonucu olarak görülebilir. Küba ‘soğuk savaş’a göre şekillenmiş eski dünyasından çıktıkça toplumun kültürel tercihlerinde de bir değişim, daha doğrusu bir çeşitlenme yaşanıyor doğal olarak. Futbolun dünya genelindeki popülerliği Küba’ya yansıyor.
Küba Devrimi’nin en başarılı olduğu konulardan biri –diğer sosyalist ülkelerde olduğu gibi– spordu. Devrim birçok büyük sporcu yetiştirdi ve 1970’ten itibaren uluslararası turnuvalarda ciddi başarılar elde etti. Fakat futbol Küba’da hiçbir zaman önemli bir gelişim gösteremedi. Deyim yerindeyse, Küba bu konuda Karayipli kaldı, Güney Amerikalılaşamadı!
Ancak futbolun söz konusu popülerliğinin bir sonucu olarak, toplumda bu hususta bir beklenti oluşmuş durumda. Kendi ulusal takımlarını dünya kupasında izlemek birçok Kübalı için tahayyül edilebilecek en büyük mutluluklardan biri. Kuşkusuz Küba futbolu henüz bu seviyenin çok uzağında, fakat toplumu bu konuda heyecanlandıran gelişmeler de yaşanmıyor değil.
Hatırlayanlar olacaktır, 2013 yılında Türkiye’de gerçekleşen 20 yaş altı futbol dünya kupasının sürpriz katılımcısıydı Küba. Kosta Rika’yı geçerek kupaya katılma hakkı kazanmıştı. Kayseri’deki grup maçları Güney Kore, Nijerya ve Portekiz karşısında alınan üç yenilgiyle tamamlanmış olsa da, bu kupaya katılmak Küba futbolu açısından tarihi bir başarı olarak kayıtlara geçti.
Takımın teknik direktörü Raúl González Trina o dönemde FIFA’nın internet sitesine verdiği röportajda şöyle diyordu: “Henüz ilk yılında elemeleri geçerek muazzam bir başarı elde etmiş olan çok iyi bir jenerasyona sahibiz. Önümüzdeki iki üç yıl içerisinde neden daha fazla gelişim gösteremeyelim?”
Geçtiğimiz kasım ayında Meksika’nın Veracruz şehrinde düzenlenen 22. Orta Amerika ve Karayip Oyunları bu umudun sınandığı bir organizasyon oldu. Bu, sonuçları genel olarak merakla beklenen bir turnuvaydı ve uluslararası alanda başarı gösterecek Kübalı sporcular için maddi teşviklerin yürürlüğe konmasının ardından gerçekleşiyordu.
Küba, 123’ü altın, toplam 254 madalyayla oyunları ev sahibi Meksika’nın önünde ilk sırada tamamlamayı başardı. Atletizm, boks, beysbol başta olmak üzere, birçok branşta büyük başarı gösterildi. Özellikle Marlies Mejías ve Lisandra Guerra şahsında kadın bisikletçilerin yükselişi dikkat çekti.
Küba’nın 21 yaş altı futbol takımı ise oyunlara bölge sıralamasında birinci basamakta yer alan Kosta Rika ve Haiti karşısında alınan galibiyetlerle başladı. Ancak son grup maçında Venezuela ile yenişemeyince yarı finaldeki rakip turnuvanın mutlak favorisi Meksika oldu.
Bu müsabaka Kübalılara gerçek bir futbol heyecanı yaşattı. Maçın normal süresi golsüz berabere tamamlandı. Uzatmalarda takımın kaptanı ve en önemli oyuncusu Yordan Santa Cruz’un kişisel becerisiyle attığı gol Meksikalılarda soğuk duş etkisi yaratıyordu. Meksika kazandığı penaltıyı da değerlendiremeyince Kübalılar son düdüğü beklemeye başladılar. Fakat karşılaşmanın tamamlanmasına saniyeler kala, tartışmalı bir pozisyonda hakem Küba aleyhine frikik verdi ve baraj hatasının da etkisiyle, Meksika bunu gole çevirmeyi bildi. Maç penaltılar sonucu kaybedildiğinde Kübalılar duygusal olarak ikiye bölünmüşlerdi. ‘Küba beşlisi’nden Antonio Guerrero Rodríguez (O dönemde henüz ülkeye dönmemişti) müsabakanın ertesi günü futbol takımına gönderdiği özel mesajda bu durumu kendi şahsında şöyle ifade ediyordu: “Gece doğru düzgün uyuyamadığımı itiraf etmeliyim ve sanıyorum ki bunu sadece ben yaşamadım. Lakin kalbimin derinliklerinde, böylesine zor bir sporda tarih yazabilecek bir genç futbolcu kuşağına sahip olduğumuzu bilmekten kaynaklanan muazzam bir sevinç barındırıyorum.”
Küba sonraki karşılaşmada Honduras’ı yenerek oyunları bronz madalyayla kapattı ve bu Kübalılar için belki de oyunlarda kazanılan en değerli madalya oldu.
Che bir keresinde “Kübalılar futbol oynamayı öğrenmeliler” demişti. Bu yol açılmış görünüyor. Bakalım, –benimsenen spor politikası gereği– profesyonel bir futbol ligi olmayan Küba bu alanda ne kadar ilerleyebilecek?
Yeşil Timsah Blog’un Küba gezi rehberini okumak için tıklayınız.
Yeşil Timsah Blog’un spor konulu yazılarını görmek için tıklayınız.
Küba’daki ilk ve tek Türkçe kiralık ev servisi: yesiltimsahkuba.com
Facebook: facebook.com/yesiltimsahkuba
Instagram: instagram.com/yesiltimsahkuba
- 0 Yorum